Gündem, her gün yüzümüze çarpan, sürekli değişen, akıp giden bir nehir gibidir. Başlıklar, manşetler, sosyal medya paylaşımları; günümüzün olayları, tartışmaları, tartışma noktaları sürekli olarak akışta kalır ve bizi kendine çeker. Ancak bu gürültülü akışın içinde, fark edilmeyi bekleyen, sessizleşen, hatta tamamen göz ardı edilen pek çok konu, gerçek ve hikaye vardır. Bu, gündemin bize gösterdiği kesitin ötesinde kalan, “görünmeyen” dünyadır.
Gündem, doğal olarak, en acil ve en dikkat çekici olaylara öncelik verir. Bir doğal afet, siyasi bir kriz, ekonomik bir çöküş; bunlar haber ajanslarının manşetlerini dolduran, kamuoyu tartışmalarını yönlendiren olaylardır. Ancak bu büyük olaylar, daha incelikli, daha az dramatik ancak aynı derecede önemli olan diğer konuları gölgede bırakabilir. Örneğin, kronik hastalıklarla mücadele eden milyonlarca insanın günlük yaşamları, büyük bir felaketin gölgesinde kaybolabilir. Ya da, yıllarca süren toplumsal eşitsizliklerin çözümüne dair yavaş ve sürekli çabalar, ani bir siyasi olayla gündemden düşebilir.
Bu, gündemin doğasında var olan bir paradokstur: Dikkatimizi çeken olaylar, aynı zamanda diğer önemli konuları gölgede bırakır. Bu durum, özellikle de kamuoyunun gündemini şekillendiren medyanın yapısı düşünüldüğünde daha da belirgin hale gelir. Haberler, genellikle acil ve duygusal olaylara odaklanır; çünkü bu olaylar daha fazla ilgi çeker ve dolayısıyla daha yüksek reytingler ve daha fazla tıklama sayısı anlamına gelir. Bu mekanizma, haber değeri olan olayları değil, “haber değeri olan” olayları öne çıkarma eğilimine yol açar.
Gündemdeki bu seçicilik, belirli grupların veya konuların görünmezleşmesine yol açabilir. Örneğin, kırsal bölgelerdeki yoksulluk, şehir merkezlerinde yaşanan sorunlara göre daha az ilgi görebilir. Ya da, belirli bir azınlık grubunun yaşadığı ayrımcılık, daha geniş bir kamuoyu tartışmasının içinde kaybolabilir. Bu durum, toplumun bazı kesimlerinin ihtiyaçlarının ve sorunlarının yeterince ele alınmamasına, hatta tamamen göz ardı edilmesine yol açabilir.
Gündemin bu “görünmez” yüzünü anlamak, daha adil ve kapsamlı bir kamuoyu tartışması için çok önemlidir. Sadece acil ve gösterişli olaylara odaklanmak yerine, daha incelikli, daha az dramatik ancak aynı derecede önemli olan konulara da dikkat etmeliyiz. Bu, bilinçli bir çaba gerektirir: Farklı kaynaklardan haber alma, farklı bakış açılarını dinleme ve gündemin ötesinde kalan gerçekleri araştırma. Toplumun tüm kesimlerinin sesini duyabilmesi, ihtiyaçlarının karşılanması ve sorunlarının çözülmesi için gündemin ötesini görmeli ve sessiz çığlıkları dinlemeliyiz.
Gündem, bir ayna gibidir; ancak bu ayna, bize her şeyi tam ve net bir şekilde göstermez. Bazı ayrıntıları, bazı yüzleri gizler; bazı gerçekleri ise tamamen yansıtır. Dolayısıyla, gündemden gelen bilgileri eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirmeli, onun ötesindeki dünyayı keşfetmeli ve görünmeyen gerçekleri ortaya çıkarmak için çaba göstermeliyiz. Sadece bu şekilde, daha adil, daha kapsamlı ve daha insancıl bir toplum inşa edebiliriz. Akışkan gündemin gölgesinden, sessiz çığlıkları duyabilmeli ve görünmez gerçekleri görebilmeliyiz.
