Günümüz dünyasında gündem, sürekli değişen, birbiri ardına gelen olaylar ve haberlerle dolu bir akarsudur. Siyasi krizler, ekonomik dalgalanmalar, doğal afetler, sosyal medya trendleri; hepsi birbiriyle yarışır bir şekilde dikkatimizi çekmek için mücadele eder. Bu sürekli akışın içinde, gündemin gölgesinde kalan, sesi duyulmayan, hatta fark edilmeyen pek çok önemli konu ise varlığını sürdürmeye çalışır. Bu sessiz çığlıklar, genellikle büyük olayların gölgesinde kalarak, hak ettikleri dikkati alamazlar. İşte bu sessiz çığlıklar, asıl önemli olanın ne olduğunu sorgulamamızı gerektirir.
Gündemi belirleyen aktörler, genellikle güçlü medya kuruluşları, politik güçler ve ekonomik elitlerdir. Bu aktörlerin çıkarları, gündemin şekillenmesinde belirleyici rol oynar. Önemli bir sosyal sorun, eğer bu aktörlerin çıkarlarına hizmet etmiyorsa, ya hiç gündeme gelmeyebilir ya da önemsizleştirilip kenara itilebilir. Örneğin, gelişmekte olan ülkelerde yaşanan açlık ve yoksulluk, gelişmiş ülkelerin gündeminde yeterince yer bulmayabilir. Bunun nedeni ise, bu sorunların bu ülkelerin ekonomik ve politik çıkarlarına doğrudan etkisi olmamasıdır.
Gündem aynı zamanda, insanların algılarını ve önceliklerini de şekillendirir. Sürekli olarak maruz kaldığımız haber akışının, düşünce biçimimizi ve dünya görüşümüzü derinden etkilemesi kaçınılmazdır. Gündemde sıklıkla yer alan konular, zihnimizde daha büyük bir önem kazanır ve diğer konuları gölgede bırakır. Bu durum, önemli sosyal sorunların ihmal edilmesine ve çözümlerin gecikmesine neden olabilir. Örneğin, iklim değişikliği, geleceğimizi tehdit eden ciddi bir problem olmasına rağmen, diğer daha “acil” görünen olaylar tarafından gölgelenerek, yeterince dikkate alınmayabilir.
Dijital çağda, gündemin şekillenmesinde sosyal medya da büyük bir rol oynar. Sosyal medya platformları, haberlerin hızla yayılmasını sağlar ve gündemin anlık olarak değişmesine yol açar. Ancak, sosyal medya aynı zamanda yanlış bilgilerin ve manipülasyonun yayılmasına da zemin hazırlar. Doğru haberleri doğru kaynaklardan ayıklamak ve manipülatif söylemlere karşı dikkatli olmak, günümüzde daha önemli hale gelmiştir.
Gündemin gölgesinde kalan sessiz çığlıkları duyabilmek için, eleştirel bir bakış açısına sahip olmak ve bilgilendirici kaynaklardan beslenmek gerekmektedir. Medyanın sunduğu bilgilere körü körüne inanmamalı, farklı bakış açılarını araştırmalı ve olayları kendi bağlamında değerlendirmeliyiz. Ayrıca, gündemde yer almayan, ancak toplumsal yaşamı etkileyen sorunları da tespit etmeye çalışmalı ve sesimizi duyurmak için çaba göstermeliyiz. Çünkü, gündem sadece yaşananlar değil, aynı zamanda yaşanması gerekenler hakkında da bir fikir vermelidir.
Sonuç olarak, gündem sürekli değişen ve belirli güçler tarafından şekillendirilen dinamik bir yapıdır. Bu dinamik yapı içinde, gündemin gölgesinde kalan, sessiz çığlıklar, önemli sosyal, ekonomik ve çevresel sorunların sessizce devam etmesine işaret eder. Bu sorunları görmezden gelmek, geleceğimizi tehlikeye atmak anlamına gelir. Bu nedenle, eleştirel düşünme becerimizi geliştirmeli, farklı kaynaklardan bilgi edinmeli ve gündemi yalnızca belirli aktörlerin belirlemesine izin vermemeli, sessiz çığlıkları duymak ve onlara kulak vermek için çaba göstermeliyiz. Yalnızca o zaman, daha adil ve sürdürülebilir bir dünya inşa edebiliriz.
