Günümüz dünyasında, gündem belirleme gücü muazzam bir etkiye sahip. Her sabah uyandığımızda, karşılaştığımız haberler, sosyal medya akışları ve tartışmalar, önceden belirlenmiş bir ajanda tarafından şekillendiriliyor gibi görünüyor. Bu gündem, yalnızca dünya olaylarını değil, aynı zamanda düşünce biçimimizi, değer yargılarımızı ve hatta bireysel kararlarımızı da şekillendiriyor. Peki bu gündem nasıl belirleniyor? Medya kuruluşlarının, politikacıların, hatta sosyal medya algoritmalarının bu süreçte oynadığı rol nedir? Ve daha da önemlisi, sürekli olarak öne çıkarılan konuların ötesinde, gölgede kalan gerçekler nelerdir?
Gündemin belirlenmesinde en büyük pay sahibi kuşkusuz medyadır. Haber kanalları, gazeteler ve internet siteleri, günümüz dünyasında bilgiye ulaşmanın en yaygın yollarıdır. Ancak bu kuruluşların tarafsız olup olmadığı tartışmalıdır. Çoğu medya kuruluşu, belirli siyasi görüşleri, ekonomik çıkarları veya ideolojik eğilimleri yansıtır. Bu durum, seçtikleri haberleri, verdiği vurguyu ve sunduğu yorumları etkileyerek, dolaylı veya doğrudan bir şekilde gündemi şekillendirir. Örneğin, bir medya kuruluşunun sürekli olarak belirli bir siyasi partiyi olumsuz bir şekilde eleştirmesi, o partiye karşı kamuoyu oluşturmasına ve gündemin o partiye karşı yönlendirilmesine sebep olabilir.
Sosyal medyanın gücü de gündemin belirlenmesinde giderek artmaktadır. Algoritmalar, kullanıcıların ilgi alanlarına ve önceki etkileşimlerine göre kişiselleştirilmiş içerik sunar. Bu, “filtre kabarcıkları” olarak bilinen fenomeni yaratır; kullanıcılar, kendi inançlarını ve görüşlerini doğrulayan içeriklerle çevrili kalırken, farklı perspektiflere ve görüşlere maruz kalma olasılıkları azalır. Bu durum, toplumun kutuplaşmasına ve farklı görüşler arasında köprü kurmanın zorlaşmasına katkıda bulunur. Dolayısıyla sosyal medya, gündemi değil, daha çok kişisel “gündemleri” belirlemede etkilidir. Ancak, bu kişisel gündemlerin toplu halde oluşturduğu büyük resim, genel gündemi de önemli ölçüde etkilemektedir.
Politikacılar ve lobi grupları da gündemin şekillenmesinde önemli bir rol oynarlar. Kendi çıkarlarına hizmet eden konuları öne çıkarmak, kamuoyunu kendi görüşlerine yönlendirmek için medyayı ve sosyal medyayı aktif olarak kullanırlar. Kamuoyu yoklamaları ve anketler de gündemi etkileyebilir. Ancak bu anketlerin sorularının ve metodolojisinin tarafsızlığı her zaman garanti edilemez, bu da manipülasyon riskini artırır.
Gündemin bu şekilde yönlendirilmesi, toplum için ciddi sonuçlar doğurabilir. Önemli sosyal ve ekonomik sorunlar, medyanın odağında olmadığı için göz ardı edilebilir veya yeterince ele alınmayabilir. Örneğin, iklim değişikliği, eşitsizlik ve sağlık hizmetlerine erişim gibi konular, sürekli olarak gündemin zirvesinde kalmaz ve bu da bu konuların çözümünde gecikmelere yol açabilir. Üstelik, sürekli olarak belirli konuların ön plana çıkarılması, diğer önemli sorunların arka plana itilmesine ve kamuoyunun dikkatini dağıtmasına neden olabilir. Bu durum, hem bireyler hem de toplum için olumsuz sonuçlar doğurur.
Gündem belirleme süreci, şeffaf ve demokratik olmalıdır. Medya kuruluşları, tarafsızlığı ve haber doğruluğunu önceliklendirmesi gerekmektedir. Sosyal medya platformları ise algoritmalarını daha şeffaf hale getirmeli ve kullanıcıların farklı bakış açılarını görmesine olanak sağlamalıdır. Sonuç olarak, gündemin gölgesinde kaybolan gerçekleri ortaya çıkarmak ve daha adil, kapsamlı ve tarafsız bir kamuoyu bilinci oluşturmak için bireysel farkındalık ve eleştirel düşünme becerilerinin geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Herkesin aktif bir şekilde bilgiye erişimini sağlamak ve bilgi kirliliğine karşı direnç geliştirmek, daha sağlıklı ve daha demokratik bir kamuoyu oluşturmanın temel taşlarından biridir. Sadece böylelikle, gündemin manipülasyonundan korunabilir ve gerçeklerle yüzleşebiliriz.
