Dünyanın dört bir yanında gençler, geleceklerine dair belirsizliklerle boğuşuyor. Küresel iklim değişikliğinin yıkıcı etkileri, artan ekonomik eşitsizlik ve son yıllarda ortaya çıkan pandemi sonrası ekonomik kırılganlık, gençlerin umutlarını ve hayallerini gölgeliyor. Bu durum, yalnızca bireysel yaşamları değil, aynı zamanda toplumların geleceğini de derinden etkiliyor. Geçmişin istikrarlı ve öngörülebilir dünyasının yerini, hızlı değişimlerin ve beklenmedik olayların hâkim olduğu bir belirsizlik almış durumda. Bu belirsizlik ise, özellikle genç neslin önünde büyük engeller oluşturuyor.
İklim değişikliği, gençler için en büyük endişelerden biri. Küresel ısınmanın yol açtığı aşırı hava olayları, kuraklıklar, seller ve orman yangınları, gelecek nesillerin yaşamlarını doğrudan tehdit ediyor. Çölleşen topraklar, azalan su kaynakları ve yok olan ekosistemler, gıda güvenliğini tehlikeye atarken, artan deniz seviyeleri kıyı bölgelerindeki yaşam alanlarını yok ediyor. Gençler, bu durumun ciddiyetinin farkında ve gelecek nesiller için daha sürdürülebilir bir dünya yaratmak için aktif rol almak istiyorlar. Ancak, siyasi ve ekonomik engeller, bu çabaları yavaşlatıyor. Küresel işbirliğinin yetersizliği ve kısa vadeli ekonomik çıkarların önceliklendirilmesi, iklim kriziyle mücadeleyi zorlaştırıyor.
Ekonomik eşitsizlik, gençlerin karşılaştığı bir diğer büyük engel. Küreselleşmenin ve teknolojik gelişmelerin yarattığı ekonomik fırsatlar eşit dağılmıyor. Zenginler daha zenginleşirken, yoksullar daha da yoksullaşıyor. Bu durum, gençlerin eğitim, istihdam ve sosyal hareketlilik fırsatlarına erişimini sınırlıyor. Yüksek öğrenim maliyetleri, işsizlik ve gelir eşitsizliği, gençlerin geleceğe dair umutlarını kırıyor. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, gençlerin çoğu, yeterli eğitim ve iş olanağından yoksun kalıyor. Bu da, yoksulluk döngüsünün devam etmesine ve sosyal huzursuzluğun artmasına neden oluyor.
Pandemiden sonraki ekonomik kırılganlık, gençler üzerinde büyük bir etki yarattı. Küresel salgın, dünya ekonomilerini derinden etkiledi, iş kayıplarına ve ekonomik durgunluğa yol açtı. Gençler, iş piyasasında rekabetçi olmakta zorlanıyorlar ve birçokları, istikrarlı bir iş bulmakta güçlük çekiyor. Bu durum, gençlerin bağımsız yaşam kurma hedeflerini geciktiriyor ve psikolojik sağlıklarını olumsuz etkiliyor. İşsizlik ve ekonomik belirsizlik, gençlerin depresyon, kaygı ve yalnızlık gibi sorunlar yaşama riskini artırıyor.
Gençler, bu zorlukların üstesinden gelmek için yaratıcılıklarını ve yenilikçiliklerini kullanıyorlar. Sosyal medyayı ve diğer dijital platformları kullanarak seslerini duyuruyorlar ve küresel sorunlar hakkında farkındalık yaratıyorlar. İklim değişikliğiyle mücadele etmek, ekonomik eşitsizliği azaltmak ve sürdürülebilir bir gelecek yaratmak için çeşitli girişimlerde bulunuyorlar. Bununla birlikte, gençlerin çabaları tek başına yeterli değil. Hükümetler, işletmeler ve sivil toplum örgütleri, gençlere yatırım yaparak, onların seslerini dinleyerek ve onları güçlendirerek, daha adil ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etmede önemli rol oynamalıdır.
Gençlerin geleceği, tüm dünyanın geleceğidir. Onların karşılaştığı zorlukları anlamak ve onlara destek olmak, hepimizin sorumluluğudur. Eşitsizlik, iklim değişikliği ve ekonomik kırılganlıkla mücadele etmek için kolektif bir çaba göstermeliyiz. Eğitim ve istihdam fırsatları yaratmalı, sürdürülebilir ekonomi politikaları geliştirmeli ve gençlerin seslerini dinlemeliyiz. Yalnızca bu şekilde, daha adil, daha eşit ve daha sürdürülebilir bir gelecek inşa edebilir ve gençlerin umutlarını ve hayallerini gerçekleştirebiliriz. Akılda tutulması gereken önemli nokta; bu mücadele yalnızca gençlerin değil, tüm insanlığın mücadelesidir. Çünkü gençlerin geleceği, aynı zamanda hepimizin geleceğidir.
