Gençlerin dünyayı değiştirme potansiyeli tartışılmaz bir gerçektir. Tarih boyunca, yenilikçi fikirlerin, radikal dönüşümlerin ve devrimlerin öncüleri hep genç nesiller olmuştur. Ancak bugün, gençler küresel ölçekte benzeri görülmemiş zorluklarla karşı karşıya. İklim değişikliğinin yıkıcı etkileri, artan ekonomik eşitsizlik, politik istikrarsızlık ve teknolojik gelişmelerin getirmiş olduğu yeni sosyal sorunlar, onların geleceği hakkında haklı bir endişeyi besliyor. Bu endişeler, gençleri pasif bir tüketim yerine, aktif bir değişim arayışına itmekte.
Küresel ısınmanın etkileri artık tartışılamayacak kadar açık. Eriyen buzullar, yükselen deniz seviyeleri, aşırı hava olayları, kuraklık ve su kıtlığı, dünyanın dört bir yanında milyonlarca insanı etkiliyor. Gençler, geleceklerini tehdit eden bu gerçeği en derinden hisseden kesim. İklim grevleri, çevre koruma hareketleri ve sürdürülebilir yaşam biçimlerine olan ilgi, gençlerin iklim krizine karşı aktif bir direniş gösterdiğinin en büyük kanıtı. Greta Thunberg gibi genç aktivistlerin liderliğinde başlatılan küresel hareketler, politikacıları harekete geçmeye ve iklim değişikliğiyle mücadele için somut adımlar atmaya zorluyor. Ancak, bu mücadele uzun ve zorlu bir yolculuk ve gerçek bir değişim için küresel iş birliğine ve kararlı bir siyasi iradeye ihtiyaç var.
Ekonomik eşitsizlikler de gençler üzerinde büyük bir baskı oluşturuyor. Yüksek eğitim maliyetleri, işsizlik ve güvencesiz iş koşulları, özellikle gelişmekte olan ülkelerde, gençlerin gelecek planlarını ciddi şekilde etkiliyor. Bu ekonomik zorluklar, gençler arasında hayal kırıklığı, umutsuzluk ve toplumsal dışlanma duygularına yol açabiliyor. Sosyal mobilite olanaklarının azalması, gençlerin kendilerini toplumun geri kalanından kopmuş hissetmelerine ve geleceğe dair umutlarını kaybetmelerine sebep oluyor. Ekonomik eşitsizliğin azaltılması, adil ve kapsayıcı bir ekonomik sistemin oluşturulması, gençlerin geleceklerine dair umutlarını yeniden kazanmaları için şart.
Politik istikrarsızlık ve siyasi şiddet, özellikle savaş ve çatışma bölgelerinde yaşayan gençleri derinden etkiliyor. Milyonlarca genç, evlerini, ailelerini ve eğitimlerini kaybetmiş durumda. Savaş ve şiddet, gençlerin fiziksel ve ruhsal sağlığını olumsuz yönde etkiliyor, geleceklerine dair umutlarını kırıyor ve onları travmatik deneyimlere maruz bırakıyor. Savaşların ve çatışmaların son bulması, barışın ve istikrarın sağlanması, gençlerin sağlıklı ve güvenli bir ortamda büyümeleri ve gelişmeleri için çok önemli.
Teknolojik gelişmeler, gençler için hem fırsatlar hem de zorluklar sunuyor. İnternet ve sosyal medya, bilgiye erişimi kolaylaştırsa da, aynı zamanda dezenformasyonun, siber zorbalığın ve sosyal izolasyonun yayılmasına da neden olabiliyor. Dijital teknolojiler, gençlerin sosyalleşme biçimlerini değiştirerek yeni iletişim şekilleri ve toplumsal etkileşimleri doğururken, aynı zamanda yeni tür bağımlılıklar ve sosyal sorunları da beraberinde getiriyor. Teknolojinin olumlu yönlerinin geliştirilmesi ve olumsuz etkilerinin azaltılması için, eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları son derece önemli.
Gençlerin geleceği, iklim değişikliği, ekonomik eşitsizlik, politik istikrarsızlık ve teknolojik gelişmelerin etkilerinin nasıl yönetileceğine bağlı. Bu zorlukların üstesinden gelebilmek için, küresel iş birliği, adil politikalar, sürdürülebilir kalkınma ve eğitim esastır. Gençlerin sesini duyurmak, fikirlerini ifade etmek ve değişim süreçlerine aktif olarak katılmak için cesaretlendirilmeleri gerekiyor. Küresel gençliğin potansiyelini ortaya çıkararak, daha adil, eşit ve sürdürülebilir bir dünya yaratmak mümkün. Gelecek, gençlerin elinde, ve onların enerjisi, yaratıcılığı ve özverisi, dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek için kullanılması gereken en değerli kaynak. Çünkü dünyanın dönüşü, gençlerin ellerinde dönen bir çarkın devinimidir.
